Dikkat Eksikliğinin Nedenleri
- Kalıtım
- Doğum zorluğu
- Anne sütü almama ya da yeterli alamamak
- Ateşli havale
- Ateşli hastalıklar
- Kafa darbesi
- Yetiştirilme tarzı ve çevresel faktörler
- Duygusal travmalar
Kalıtım: Özellikle dikkat eksikliği için en önemli nedenin genetik olduğu düşünülmektedir. Bazı kimyasal maddelerin beyinde anormal oranlarda bulunduğu bildirilmiştir. (Brandon ve ark. 2001) Anne babaların çocukluk döneminde davranışsal ve öğrenmeyle ilgili özelliklerin çocuklarıyla benzerlik gösterdiği yoğun bir şekilde gözlenmektedir.
Doğum Zorluğu: Doğum zorluğu beyin hassasiyeti gelişimine etkisi olan diğer nedendir. Boyuna kordon dolanması, bir alet yardımı ile doğumun gerçekleşmesi, doğumda morarmanın olması, doğum sonu görülen uzamış sarılık durumlarında beynin çalışma özelliği bazı bölgelerinde bozulabilmektedir.
Anne Sütü Alamamak: Anne sütünde yer alan bazı proteinler diğer sütlerde bulunmaz ve beyin gelişimi için gereklidir.
Havale ve Ateşli Hastalıklar: Çocukluk döneminde geçirilen bazı hastalıklar beyin çalışmasını etkileyerek hassasiyet oluşumuna neden olabilirler.
Kafa Darbesi: Örneğin saatte 50 km hızla giden bir arabanın içinde emniyet kemeri bağlıyken arabanın aniden durmasıyla vücudumuz da duracaktır. Ancak kafatası içinde etrafında su dolu olan bir kesede yer alan beyin bu ani durmaya hemen tepki veremez ve kendi kafatası içine çarpar. Bu olayın etkisi o an şikâyet olarak ortaya çıkmayacak; ancak yıllar içinde gelişen hassasiyetin kıvılcımı bu olay ile başlayacaktır. Önemli olsun ya da olmasın alınan her kafa darbesi yıllar sonra bize beyin hassasiyeti olarak geri dönebilir.
Beyni Etkileyen ve Dışarıdan Alınan Maddeler: Örneğin tüp gazı zehirlenmesi, karbon monoksit zehirlenmeleri vb beyin kan akımının geçici olarak durmasına neden olan durumlardandır. Ameliyatlarda alınan narkoz ve kalp ameliyatları sırasında beyin kanlanmasının geçici olarak durdurulması diğer bir neden olabilir.
Yetiştirilme Tarzı: Almanya’da dikkat eksikliği görülme sıklığı %3.8 iken Suudi Arabistan’da görülme sıklığı %30’dur. Türkiye’de ise %25’in üzerindedir. Bu oranlar eğitimimiz açısından gerçekten düşündürücüdür. Acaba Almanya’da görülen oranla ülkemizde görülen oran neden bu kadar farklıdır? Bu sorununun cevabını öncelikle aile eğitimimizde aramak gerekir.
Almanlar özellikle 0–6 yaş döneminde kurallara çok özen gösterirken ülkemizde bu dönemde aşırı müsamaha daha çok gözlenmektedir.
Özellikle ailenin ilk torunu olma, sonradan doğma gibi durumlarda gösterilen aşırı müsamaha, çocuğun her istediğinin yapılması, çocuk istemediği halde yapılan sevgi gösterileri, alınan abartılı hediyeler, hiç kural koymamak, hatta bazı küfür ve saldırganlık içeren davranışların sürekli ödüllendirilmesi ileride disipline olması gereken Önfrontal Lobun işlevlerini de olumsuz etkilemektedir.
Duygusal Travmalar: Bunun yanında yaşanan psikolojik travmaların da (şiddete maruz kalma, uzun süren korkular, süregelen aile içi huzursuzluk vb) etkisi büyüktür. Sürekli olarak aşağılanmaya, alaya ya da şiddete maruz kalan çocuğun beyin aktivasyonu maalesef sağlıklı çalışamıyor. Anne baba kavga ettiğinde çocuk beyninin duygusal bölümleri daha aktif haldeyken öğrenme merkezi olan Önfrontal Lobda kanlanma seviyelerinde ciddi düşüşler gözlenmektedir. Sağlıklı ve huzurlu bir aile ortamında büyüyen çocuğun duygusal gelişimi gibi zihinsel gelişimi de sağlıklı olmaktadır.
Ayrıca dikkat eksikliği ve hiperaktivite sorunlarının ilaçsız çözümleri hakkında detaylı bilgi almak için tıklayınız.