Ruhsal Travmayı oluşturan iki temel teori vardır; Bağlanma Teorisi ve Travma Teorisi’dir. Bağlanma Teorisi, bağlanma bozukluklarının ortaya çıktığı zamanlarda benliğin travmatik yaşantıdan korunmasına yönelik geliştirilmiş benlik savunmasıdır. John Bowlby (1991-1990) tarafından geliştirilen bağlanma teorisinde, çocukların ebeveynlerine bağlanmasını sağlayan duygusal güçler netleştirilmiştir. Örneğin; 6 Şubat 2023 Pazartesi günü Kahramanmaraş (Pazarcık) merkezli 11 ili etkileyen 7.8 ve 7.6 şiddetindeki deprem travmasında doğrudan ve dolaylı travma yaşayan insanların depremden sonra oluşan travmadaki kişilik bölünmesini “Bağlanma Teorisi ve Travma Teorisi” bu iki teori belirler. Enkaz altında kalan ve depremi doğrudan yaşayan insanların çocukluk dönemine gittiğimiz zaman, bireyin çocukluk döneminde ebeveyniyle oluşturduğu güvenli bağlanma ilişkisi deprem travmasını sağlıklı atlatması sağlayacaktır. Güvenli bağlanma ilişkisi kuramayan bireylerde deprem travması uzun süre devam edecektir. Çocuk ebeveyniyle oluşturduğu güvenli bağlanma ile benliğini kontrol etme ve olumsuz, travma oluşturacak durumları kabullenme ve baş etme özelliğini oluşturacaktır. John Bowlby’in geliştirdiği bağlanma teorisinin özeti; Ebeveyn ile çocuk arasında oluşturulan güvenli bağlanma düzeyi yüksekse çocuğun hem ruhsal bağımlılığı, dış dünyayı anlamlandırması ve mücadele etme ruhu da artıracak hem de fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak gelişimlerini sağlıklı bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır.
Travmatik bir yaşantıdan sonraki kişilik bölünmesi
İnsanın ruhsal aygıtının bir bölümü olan “Travmatik Parça”, travma durumunun acısı, korkusu ve enerjisiyle donakalırken “hayatta kalan parça” bu yaşantıdan sağ çıkmak ve kalan ruhsal potansiyeli ile ne kadar yapabiliyorsa günlük yaşamı idame ettirebilmek için travma yaşantısını bilinçli zihinden uzak tutmaya çalışır. Travma yaşantısına kadar olan sürede sağlıklı gelişmiş olan duygusal bir yapı olarak mevcut olan ve içsel yapıda travmadan kendini ayrı tutma becerisi yeterince güçlü olduğu sürece sağlıklı kalma şansı olan “Sağlıklı Bir Parça” da bulunur. Sağlıklı parçalarımız, önemli olayları acı verici veya korkutucu da olsa hatırlayabilir; ilkesel olarak diğer insanlara güvensizlik duymadan yaklaşabilir ve kendine güvenebildiği için başkalarına da güvenebilir. İçimizdeki bu parçada zayıflıklarımızı da bildiğimiz için, başkalarının da zayıflıkları olabileceğini biliriz. Sağlıklı parçalarımızda diğer insanlarla olan temasımızda temkinli olmamız gerektiğini de biliriz.
Ruhsal Aygıtın Sağlıklı Parçasının Özellikleri
- Gerçekliği net ve açık şekilde algılama yetisi
- Var olan durum için hissedilenleri uygun şekilde ifade etme yetisi
- Geçmişteki olayları doğru hatırlama yeteneği
- Başkalarına uygun düzeyde güvenme yeteneği
- Başkalarıyla duygusal bağlar geliştirme yeteneği
- Kendini dolaşık bağlanmalardan ayırma yeteneği
- Başkalarının cinsel açıdan kendi kararlarını belirlemesine saygı gösterme
- Kendi eylemleri üzerine düşünmeye hazır olma
- Sorumluluk almaya hazır olma
- Hakikat ve netlik için istekli olma
- Çatışmaların iyi çözümü için umutlu olma
İnsan ruhunun sağlıklı ögesi karşılıklı cinsel zevki destekleyecek şekilde kendi cinselliğini yaşayabilir ve diğer kişinin kendi cinselliğini kendisinin belirlemesine saygı duyar. Sağlıklı cinsel ilişkiler yakın ve mahrem bir ortamda olur ama sır olarak yaşanmaz. Ruhsal aygıtın sağlıklı yanı, kişinin kendi eylemlerinin uygunluğunu da gözetir ve bu eylemlerin sonuçlarının sorumluluğunu almaya da hazırlanır. Bu da, bir başkasına bir haksızlık yaptığında kişinin kendi suçunu inkar etmemesi ve yapmadığı bir şey için suçlu hissetmemesi anlamına gelir. Kendi hakkında düşünme ve kendi sorumluluğunu alma da ancak gerçekten ne olup bittiğine dayanarak kendini yönlendirmeye istekli olması ile mümkün olur.
Netliğe dönük isteklilik, benliğin sağlıklı yönünün içsel bir ihtiyacıdır ve net olmayan duygu ve düşüncelerin sadece daha fazla karmaşaya yol açtığının ve bunun da hiçbir yardımının olmadığının farkına varmasıyla gelişir. Her şeyden öte bu, kişinin kendini aldatmaması anlamına gelir. Kendini aldatmayan kişi de kimseden korkmaz. Bu hakikatten yana olma ihtiyacı ayrıca kişinin içinde yaşadığı toplumun tüm politik, ekonomik ve tarihsel gerçekliklerinin ve bağlarının da olabildiğince net bir resmini geliştirmeye yönelik ilgisinin olmasını getirir. Gördüğüm kadarıyla nihai olarak, kişiliğin sağlıklı ruhsal parçasının bir özelliği de çatışmalara iyi çözümler bulunacağına dair umut beslemesi, problemler için çabuk ve kolay çözümlere yapışmaması ama güçlük ve gerilemelerden de umutsuzluğa kapılmamasıdır. Kişinin kendi sağlıklı ruhsal parçasında olması, canlılık, enerji ve güç dolu olduğunu hissetmesi ve yaşamdan zevk almasıdır.
Travmatize Parçalar
Ruhsal aygıtın travmatize parçası, hayatta kalma parçası tarafından bastırılır ve ancak üzücü ve stresli durumlarda hayatta kalma parçası onları kontrol altında tutamadığı zamanlarda gün ışığına çıkarlar. İçimizdeki travmatize parçaların ana özelliği yaşlanmamalarıdır.
Hayatta kalma parçası tarafından ruhsal aygıtın “zindan”ına bölünüp atıldıkları sürece yeni yaşam deneyimleri olmadığı için gelişemezler. Bu durumda olumsuz yönler kişiliğin geri kalanına erişememekle kalmaz, olumlu enerji de harekete geçemez. Yüksek oranda enerji, travmatize tarafta tutulur ve hayatta kalma parçası tarafından bastırılır.
Ruhsal aygıtın travmatize Parçasının Özellikleri
- Travmanın anısını depolar.
- Travma anındaki yaşlarda kalır.
- Sürekli, travma durumundan çıkış yolu arar.
- Aniden tetiklenebilir.
- Ruhsal aygıtta kalıcı bir sıkıntı kaynağıdır.
Kısa vadede hayat kurtarsa ve travma durumunda acil olarak gerekli olsa da dışsal travma durumu artık mevcut olmadığında hayatta kalan parçalar kişinin gelişimine engele dönüşür.
Hayatta kalan parçanın kullandığı stratejileri aşağıdaki on bir ana gruba böldüm:
- Şimdiki duruma körcesine sabitlenmek
- Bastırma ve travmanın inkarı
- Travma anılarından kaçınma
- Görmezden gelme ve dikkat dağıtma
- Travmatize benliği kontrol etmek
- Başkalarını kontrol etmek
- Telafi arayışı
- Yanılsamalar yaratma
- İtaatkar davranış ve gizil saldırganlık
- Kişinin kendi olumsuz duygularını başkasına yüklemesi
- Daha derin bölünmeler yaratma
Hayatta kalma stratejileri sürekli bir stres altındadır. Travmadan hayatta kalma mekanizmaları fazla enerji ile bedeni fiziksel olarak katılaştırır ve de bilişsel işlevlerin de esnek olmamasına neden olur. Sonuç olarak da hayatta kalma stratejisindeki kişi ile tartışma yürütmek çok zordur. Ruhsal aygıtın hayatta kalan parçaları bölümünün kullandığı strateji başlıklarına yer verdim. Ama Strateji başlıklarının içeriğini ayrıntılı olarak başka bir yazıda paylaşacağım.
Psikolog Enes Furkan AY