Çocuk çizimleri sadece uzmanların değil anne babaların da her zaman merak konusu olmuştur. Duygu ve düşüncelerini sınırlı sözcüklerle anlatan çocuğun çizimlerinde neredeyse sınır yoktur. Çocuk çizimlerle iletişim kurar, kendini ifade eder, yeteneklerini geliştirir, travmalarını yansıtır, duygularını aktarır hatta acılarını resim çizme yoluyla hafifletmeye çalışır. Çocuğun çizimleri göründüğü kadar basit değildir, bilinçaltının derinliğinde yatanlar çocuk çizimindeki sembollerle su yüzüne çıkabilir.
İLGİLİLERE KISA BİR TARİHÇE
Bilim insanları ilk olarak çocuk çizimlerini yapı ve şekil bakımından inceledi. “Çocuk hangi yaşta neyi çizebilir?” sorusuna cevap aradılar. Goodenough ve Gesell 1900’lü yılların başında çocuk çizimlerine ilgi duydu. Çocuğun gelişimine ışık tutmak amacıyla bilimsel ilk adımları attılar. Goodenough NewYork’ta 4000 çocuğun resmini analiz ederek Bir İnsan Çiz testini geliştirdi. Çocukların insan çizimlerine bakarak zekâ yaşlarını %70 oranında doğrulukla bulmayı başardı. Gesell ise geliştirdiği Gesell Figürleri Testi ile çocukların, gelişimin hangi basamağında olduğunu anlamaya çalıştı. Bir çocuğun, daire çizebiliyorsa en az 3, kare çizebiliyorsa en az 3,5 yaşında olduğunu öne sürdü. Kellogg ise çocuk çizimlerinin belli aşamalardan geçtiğini ve bu aşamaların evrensellik gösterdiğini ortaya koydu. Lowenfield de hala kabul gören çizim evrelerini ileri sürdü. Buna göre:
1) Karalama Dönemi (2-4 Yaş)
2) Şema Öncesi Dönem (4-7 Yaş)
3) Şematik Dönem (7-9 Yaş)
4) Gerçekçilik Dönemi (9-11 Yaş)
5) Mantık Dönemi (11-13 Yaş)
Bilim insanları çocuk çizimlerinin yapı ve şekil özelliklerini incelendikten sonra içeriğine de ilgi duymaya başladılar ve “Çocuk neyi neden çizer, hangi çizim ne anlama geliyor?” sorunun cevabını aradılar. Bu alanda bilimsel ilk çalışmaya Koppitz imza attı on binlerce resim analizinden sonra sarsıcı tespitlerde bulundu. Çocukların kişiliği, ruh halleri, yetenekleri, aile içi ilişkileri, korkuları, hayalleri hakkında ilginç açıklamalar yaptı. Standart testlerle elde edilemeyen birçok bilginin çizimler yoluyla edinilmesi çocuk resimlerine ilgiyi devam ettiriyor.
ÇİZİMLERİN PSİKOLOJİK ANALİZİ
50’li yıllardan sonra çocuk ve yetişkin insan çizimlerinin psikolojik yönleri daha çok merak edilen bir konu olmaya başladı. Çizimlerin psikolojik ve psikanalitik özellikleriyle ilgili ilk sistematik çalışma Koppitz tarafından geliştirildi.
İNSAN ÇİZİMİNE AİT BAZI ÖRNEKLER
Çizimi büyütme ve büyük bir insanın çizimi: Öncelikle bir çizimin büyüklüğü oranlarla anlaşılır.; çizimin kâğıda oranı, çizimin kendi içindeki oranı ve diğer nesnelere oranı. Çizimlerdeki büyütme eğilimi ilk olarak öfke ile ilişkilendirilir. Çünkü öfke dışarı taşan, alanını büyüten bir duygudur. Çocuk öfke anında nasıl ki alanını genişletir ve başkasının alanını girmeye çalışır çizimlerinde de bunu ifade eder. İkinci olarak büyütme çabası aşırı hareketlilik olarak yorumlanır. Hareketli çocuk küçük daireler çizmede zorlanır. Onlar için büyük çizmek çok daha kolaydır. Son olarak büyütme eğilimi ve büyük insan çizimi isteklerin aşırılığı olarak yorumlanır. Eğer çocuk çok verilmeye, fazla verilmeye alıştırılmışsa resimlerde büyütme eğilimi gözlenir. Aşırı isteğini bu yolla ifade eder.
Çizimi küçültme ve çok küçük bir insan çizimi: Eğer bir çocuk çizdiği nesneleri, özellikle de insan çizimlerini küçültme eğiliminde ise bu durum ilk olarak korku duygusu ile ilişkilendirilir. Çünkü canlılar tehlike karşısında, savunma pozisyonu olarak ilk önce kendini küçültür. Bu durum tehlike karşısındaki genetik bir eğilimimizdir. İkinci olarak küçültme eğilimi yetersizlik duyguları ile ilişkilendirilir. Kendini yetersiz hisseden çocuk utanma duygusuyla beraber küçültme çabası içine girer. Son olarak küçük çizme çabası içe kapanma eğilimini olarak yorumlanır.
Baş çizimi: Baş çiziminin iki kritik yorumu vardır. Biri zihinsel uğraşılar diğeri de egoyla ilgili gelişmelerdir. Kendini zihinsel anlamada aktif, yetkin hatta üstün görme eğiliminde olanlar çocuklar başı büyük çizebilirler. Resme oranla çok küçük çizim de anlamada, kavramada yetersiz hissteme olarak yorumlanabilir. Egoyla ilgili kısmına gelince çocuğun başı abartması, egosunun şişmekte olduğunu gösterir. Ben duygusunu daha fazla hissettirmek isteyen çocuğun insan çizimlerinde baş kısımlarını büyüttüğü gözlenmektedir. Ben kimliğini normal algılayan çocuklar genellikle başı dengeli çizerler.
Gözler: İzlendiklerini düşünen çocuklar veya başkaları tarafından kontrol edilen, çocuklar geniş göz çizerler. Gözleri çok küçük hatta bir nokta ile çizen çocuklarda özellikle anneye bağımlılık gözlenmektedir. Gözlerin silinmesi ya da hiç çizilmemesi başkalarıyla ilişki ve iletişim isteksizliğini ifade eder.
Burun: Uyumlu olanlar vücuda uygun burun çizer ama büyük delikler ve büyük burun saldırganlık olarak yorumlanmaktadır.
Boyu uzatma: Çok uzun bir boy çizen çocuğun isteklerine ulaşmada ve onları tatmin etmede zorluklar yaşadığı düşünülür.
Eller: Dışarı uzanan eller çevre ve diğer insanlarla teması/iletişimi belirtir. Ellerin dışarı ve yanlara doğru açılması yardım ve etkileşim isteği anlamına da gelir. Büyük el çizimi genellikle kontrol isteği ile küçük el çizimi ise güvensizlik ve çaresizlikle ilgili duygularla ilişkilendirilir. Eli çizmemek dikkat eksikliği, iletişim sorunları ya da şiddete maruz kalma olarak yorumlanmaktadır.
Ayaklar: Ayakların normal çizilmesi beklenen bir eğilim iken çizilmemesi ya da çok küçük çizilmesi kaygıya ve özgüven eksikliğine işaret edebilir.
AİLE ÇİZİMİ
Çocuğun aile çizimindeki detaylar da aile ilişkileri ve aile içinde yaşadığı belirgin duygular hakkında da önemli ipuçları vermektedir. Aile çiziminde karşımıza en çok çıkan konu konumlandırmadır. Çocuğun aile üyelerini ve kendini nasıl konumlandırdığı ilişkiler ve duygular hakkında önemli bilgiler veriyor. Çocuk kendine en yakın hissettiği kişiyi genellikle yakınında çizer. Duygular, zaman ve mekân uzaklaştıkça çizim de uzaklaşır. Aile resminde çocuğun kendini çizmemesi yeterince değer görmediği, önemsenmediği yorumlarını akla getirir. Kardeşini çizmeyen ya da daire içine alan çocuğun öncelikle kardeş kıskançlığı yaşadığı düşünülür. Ebeveynlerden birini çizmemesi ise yadsıma, yok sayma ve küsme anlamında yorumlanmaktadır.
EV ÇİZİMİ
Kâğıda oranla ev belirgin şekilde küçük çizilmişse; ev yaşantısını reddetme eğilimi vardır. Büyük çizilmişse ev yaşantısı baskılayıcı ve kontrol edici olabilir.
Çatı hayal dünyasını sembolize eder. Pencere ve kapı ise kişilerarası ilişkiler ile ilgilidir.
Kapı ve pencere dünya da ilişkinin kalitesini belirtir. Kapı ve pencere küçükse utanma, içe kapanma ya da gizlenme olarak yorumlanırken hiç çizilmemesi de aşırı utanma ve aşırı içe kapanma olarak yorumlanır.
Kapı ve pencereler tamamen ve sürekli açıksa dış dünyaya aşırı merak; yarım açıksa sağlıklı ilişki olarak yorumlanır. Kapı ve pencereler tamamen kapalı olması aile içi ilişkilerde sorun yaşandığı anlamına gelebilir.
Baca varsa ve doğal görünümlü bir duman çıkıyorsa aile içinde sevgi ve bağlılığın olduğu düşünülür. Duman yoğun çizilmişse aile yaşantısında ciddi çatışmaların olduğunu gösterebilir.