Disleksi Nedir?
Disleksi, genellikle okuma, yazma ve hesaplama becerilerinin öğrenilmesini engelleyen ya da zorlaştıran öğrenmeye ilişkin güçlüktür.
Özgül -ya da- Özel Öğrenme Güçlüğü ’nün Anlamı Üzerine…
Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Öğrenme Bozuklukları Komitesi (NJCLD) tarafından yapılan tanıma göre ise “Öğrenme bozukluğu genel bir terimdir ve dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir bozukluk grubudur.”
Kesinlikle zekâ problemi yaşanmayan, normal ya da normalüstü zekâya sahip olan kişilerin yaşadıkları bir akademik ve öğrenmeye ilişkin sorunları içerir. Öğrenme güçlüğünün 3 tipi bulunur:
- Disleksi: “Leksia” kelimesinden gelir, okumak anlamına gelir. Disleksi ise kelime olarak okuma güçlüğü anlamına gelir ve temel olarak okuma sorunlarını içerir. (ayrıntılı olarak ele alacağız.)
- Diskalkuli: “Calculia” kelimesinden gelir, hesaplamak demektir. Diskalkuli ise hesaplama, aritmetik ve sayısal işlemler ve konularda yaşanan güçlüğü ifade eder.
- Disgrafi: “Grafi” kelimesinden gelir ve yazmak demektir. Disgrafi ise yazı bozukluğu anlamına gelir.
NOT: Tam adı Özel (özgül) Öğrenme Güçlüğü olan bu akademik sorunların tümü için Disleksi kelimesi kullanılmaktadır.
Ünlü Fizikçi ve Bilim adamı Einstein Disleksi tanısı almıştı.
Disleksi Tanımı
Disleksi için çok farklı tanımlar yapılmıştır ancak, daha basit ve anlaşılır şeklide şöyle açıklayabiliriz; Disleksi, genellikle okuma, yazma ve hesaplama becerilerinin öğrenilmesini engelleyen ya da zorlaştıran öğrenmeye ilişkin güçlüktür.
Aslında okuma ve yazmayı öğrenmek hiç de kolay değildir. O kadar çok bilişsel işlevlerin bir arada yürümesi gerekir ki okuma-yazma öğrenilebilsin.
Normal ya da normalüstü zekâya sahiptirler.
Disleksili çocuklar okuma ve yazma öğrenirken, diğer insanlara göre daha fazla problem yaşarlar.
Asla bir öğretmenin hatası değildir. Ama anlayışlı bir öğretmen her zaman en iyisidir.
Disleksinin Alt Tipleri Nelerdir?
Disleksinin başlıca iki tipi vardır:
- Dil gelişimi geri kalmış olanlar: L tipi (Linguistik yani Dil tipi)
- Görsel-uzamsal gelişimi geri kalmış olanlar: P tipi (Perseptüel yani Algısal tip)
Patel ve Licht (2000) ‘’disleksinin, beynin iki yarım küresinden birinin öbürünü baskılamasından kaynaklandığı’’ görüşüne dikkat çekerler. Reitan (1984), okuma-yazma güçlüğünün sol yarımküre işlevlerindeki gelişmemişlikten de kaynaklanabildiğini söyler. Brumback ve Weinberg’in (1990) deyişiyle, ‘’sol serebral dl işlevleri öğrenme güçlükleri açısından önemlidir, bunlardaki işlev bozukluğu disleksiye yol açar ama sağ yarımküre işlevleri de (yani mekânsal yönelim, görselleştirme/imgeleme, yüz ve nesne dahil tanıma, sağ-sol ayırt etme, zaman kavramı, sıralama ve dizme, müzik kulağı, sözel olmayan iletişim becerileri) okuma-yazmanın öğrenilmesinde aynı ölçüde önemlidir.’’
Gerçekten günümüzde, L Tipi Disleksi ve P Tipi Disleksi şeklinde iki ayrı klinik görünümde iki tip disleksi olduğu yaygın kabul görmekte, üzerinde çeşitli çalışmalar yapılmakta ve yayınlanmaktadır.
L Tipi Disleksi – Linguistik/Dil Tip
L Tipi (Linguistik/Dil Tip) disleksinin özelliği, dil becerisinin baskın oluşu ve görsel-uzamsal becerilerin geri kalmış olmasıdır.
P Tipi Disleksi – Perseptüel/Algısal Tip
P Tipi (Perseptüel/Algısal Tip) disleksinin özelliği de kişinin görsel algısal becerilerinin baskın oluşu, buna karşılık dil becerilerinin bastırılmış yani geri kalmış olmasıdır.
Bakker (1984) okumanın öğrenilmesinde, çocuğun zaman içinde iki evrenden geçtiğini, ardı ardına iki yarımküre becerisinin sıra ile işe karıştığını belirtir ve ‘sağ yarımküre disleksisi’ (L tipi) ve ‘sol yarımküre disleksisi’ (P tipi) şeklinde iki disleksi tipini ayırt etmek gerektiğini söylerler.
Dolayısıyla okuma-yazmanın öğrenilmesinde hem sağ hem de sol yarımküre sırasıyla görev alır. Okuma öğrenmenin başlangıcı harflerin, yazının görsel algısal analizini gerektirir. Çünkü okuma bilmeyen birisi için yazı, başlangıçta karmaşık birtakım görsel şekillerden ibarettir. Bu nedenle başlangıç aşamasında yazı öncelikle sağ yarımküre tarafından işlenir. Okuma biraz ilerledikten sonra artık görsel algı analizi biter. Onun yerini okunan metnin semantik (anlamsal) işlenmesi alır. Bu sürece de sol yarımküre aracılık eder. Kelimeyi sağ yarımküre okur, sol yarımküre anlar. Okumayı öğrenme normal gelişiyorsa, önce sağ yarımküre tarafından işlenmeye başlanır ve bu öğrenme sürecinin bir yerinde bir ‘yarımküre değiştirme’ (hemispheric shift) ortaya çıkar, okunacak parçanın işlenmesi bir yarımküreden ötekine, yani sağdan sola geçer.
Gerek L tipi gerekse P tipi disleksilerde bu normal süreçten sapmalar olduğu görülür. L tipi disleksi, sağ yarımkürenin az gelişmesi ve sol yarımkürenin fazla baskın oluşundan ileri geldiği için bu çocuklar okumayı öğrenmenin en başından beri sol yarımküre stratejileri kullanmaya çalışırlar. Okumanın sağ yarımküre aracılığını gerektiren süreci atlarlar.
P tipi disleksi ise tersine sol yarımküre daha az gelişmiş ve sağ yarımküre baskın olduğu için ve okuma başlangıçta değil de ilerledikten sonra sol yarımküre stratejilerini kullanmak gerektiğinden bu çocuklar öğrenmenin daha ileri aşamasında sorunlarla karşılaşırlar.
Öğrenme Bozukluğu Disleksi hakkında detaylı bilgi için Disleksi Uygulaması başlıklı makalemize göz atabilirsiniz.
DİSLEKSİ İLE İLGİLİ VİDEOLARIMIZ
Disleksi Nedir Konulu Podcast Yayınımız
Disleksi nedir? Belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir?
Disleksi Nedir? Disleksi Belirtileri Nelerdir?
Disleksi nedir? Disleksi hastalığı ne demek?
Disleksi nedir? Disleksi kaç yaşında ortaya çıkar?
Disleksi nedir özellikleri nelerdir?