AnadoluJet Dergisi Mayıs 2018:
“Merhaba.” diyorsunuz, sizi yanıtsız bırakıyor; annesinin elinden tutup arkasına saklanıyor, sizi de göz ucuyla süzüyor… Yanılmadınız, evet, utangaç bir çocukla karşı karşıyasınız…
Utangaç çocuğu daha iyi anlamak için “utanma” kavramından biraz bahsetmek gerekiyor. “Utangaç gen” diye bir genin bulunduğu iddiası bu hissin doğuştan geldiğine yönelik fikrin son zamanlarda ağır basmasına yol açsa da utanmanın oluşumunda kültürün ve öğrenmenin de çok önemli bir yeri olduğunu ortaya koyan araştırmalar var. Araştırmalar devam ededursun biz son yapılan çalışmalara bir göz atalım.
Bu alanda yapılan iki önemli deney var. İlk deneyde katılımcılardan şarkı söylemeleri isteniyor ve bu görüntüler kaydediliyor. Sonrasında bu kayıtların üzerinden müzik sesi çıkarılıyor, kişilerin sadece sesleri ve şarkı söylerken nasıl detone oldukları katılımcılara gösteriliyor. Kendi ses kayıtlarını izleyen/dinleyen tüm katılımcılarda utanma belirtileri gözleniyor. Diğer çalışmada ise katılımcılara, göz izleme yazılımı (kamera ile takip edilen bakışların hangi noktalara yöneldiğini kaydeden) ile izlendikleri söyleniyor ve verilen fotoğraflara bir süre bakmaları isteniyor. Bu süre sonunda kişiler, fotoğraflardaki kişilerde belli bazı noktalara baktıklarına “inandırılıyorlar”. Uzmanlar deneyin sonucunu anlatırken bütün katılımcılarda yoğun “utanma” tepkileri gözlemleniyor.
Deneylerden çıkan sonuç; utanmanın altında iki güçlü nedenin yattığı yönünde: Hata yaptığımıza dair algı ve insanların bizi yargılayacağı düşüncesi.
California Üniversitesi’nden Christine Harris’e göre utanma güçlü ama aynı zamanda kafa karıştırıcı bir duygu. Yapılan araştırmalara göre bu duygu fayda ve zararı bir arada barındırıyor.
Utanma, sosyal ilişkileri düzenlemede hatta kişiliğimizi daha olumlu yansıtma noktasında fayda sağlarken girişken adımlarımızı engelleyerek bazı fırsatları kaçırmamıza da neden olabiliyor.
Görüldüğü gibi, utanma sadece olumsuz değil karmaşık ve çok boyutlu bir duygudur.
Utangaçlık Nasıl Başlıyor?
Çocukluk, bu duygunun en yoğun yaşandığı dönem. Bir yaşından itibaren ilk belirtileri gözlenen utangaçlık üç-altı yaş aralığında zirveye çıkıyor. Bu dönemin aynı zamanda “sosyal ben”imizin oluştuğu dönem olması utanmanın bu yaş aralığında neden en üst seviyeye ulaştığını çok iyi açıklıyor. Üç yaşından itibaren sosyal ilişkiler birden önem kazanmaya başlıyor. Çocuk özellikle akran grubunu ve diğer insanları daha fazla merak etmeye başlıyor. Bu yönelim utanma duygusunda hatırı sayılır bir artışı da beraberinde getiriyor. Çünkü az önce belirttiğimiz iki ana etken devreye bu aşamada giriyor; hata yaptığımıza dair algı ve yargılanma korkusu.
Kişiliğin doğal bir parçası olması utangaçlığın başlıca nedeni. Zira kişiliğin en önemli iki boyutundan biri olan içedönüklük utangaçlık için önemli bir etken. Her içedönük çocuk utangaç diyemeyiz ama utangaç çocukların büyük bir kısmının içedönüklüğe dair özellikler gösterdiği gözleniyor.
Aile ortamı da bir diğer güçlü neden. Özellikle bu dönemde aşırı müdahale, her davranışı eleştirme, duyguları özgür ifade edememe, korkutma gibi davranışların ve sert bir havanın hüküm sürdüğü evlerde çocukların utangaç olması kaçınılmaz hâle geliyor. Benzer şekilde aşırı derecede korunan, kollanan çocuklarda da bağımsız hareket edebilme becerisi gelişemediğinden utangaçlık belirtileri yoğun olarak gözleniyor.
Selektif Mutizm (Seçici konuşmazlık)
Konu utangaçlıksa bu kavramdan bahsetmemek olmaz. Utangaçlığın en yoğun yaşandığı, klinik bir tabloya dönüştüğü durum. Çocuk evde kendini gayet rahat ifade ederken ev dışında, yabancı kişilerle asla konuşmuyor. Konuşma becerilerinde hiçbir sorun olmamasına rağmen ev dışında konuşmayan çocuklar çoğu zaman okul çağında fark ediliyor. Çocukların sosyal gelişimini ve eğitim hayatını olumsuz etkileyen selektif mutizme fark edilir edilmez müdahalede bulunmak gerekiyor.
Aileler Ne Yapmalı?
Öncelikle aileler bu çocuklar hakkında sarf ettikleri “utangaç, içekapanık, özgüvensiz” gibi sıfatları ve yargılamaları derhal bırakmalılar. Uzun süre dile gelen bu sıfatlar çocuğun söz konusu “etiketleri” içselleştirmesine ve sahiplenmesine neden oluyor. Ailelerin, biraz utangaçlığın olumsuz bir şey olmadığını hatta bunun çocukları üzerinde kendilerini koruma, arkadaşları tarafından sevilme ve okulda başarılı olma konularında olumlu etkiler uyandırdığını bilmelerinde fayda var.
Duygusal, sözel ya da fiziksel… Şiddetin her türlüsü korkuyu, utangaçlığı aşırı derecede körüklüyor. Aşırı övgü de, aşırı eleştiri de aynı sonucu veriyor. Aşırı övgü yüksek beklentilerin doğmasına, aşırı eleştiri ise özgüvensizliğe neden oluyor. Doğru yaklaşım ise çocuğun davranışlarının doğru zamanda, doğru sıklıkla ve nesnel bir şekilde değerlendirilmesi.
Sorulara onun adına asla cevap vermeyin. Bazı ebeveynler, mahcup olacağına dair bir endişeyle, çocuğa sorulan soruları kendileri cevaplayabiliyor ya da verilen selamı onlar adına alabiliyor.
Çocuğunuzun cevap vermeme hakkının olduğunu, kendisi adına verilecek cevapların onu daha olumsuz etkileyeceğini unutmayın.
Yeni ortamlara girmesi ya da insanlarla iletişim kurması konusunda yapacağınız zorlama bu çocukların daha utangaç ve asosyal olmalarına yol açar. Ortam ve kişiler hakkında önceden bilgi vermek bu çocukları rahatlatır.
Evde rahat oldukları için telefon açma, gelen siparişler için kapıyı açma gibi görevleri bu çocuklara verebilirsiniz. Yeni sosyal çevreleri, oyun gruplarını, spor faaliyetlerini izlemeye gidin. Bu çocuklar ortama hemen katılmazlar ama izleye izleye öğrendikleri ve tanıdıkları faaliyetlere katılma isteğinde olurlar.
Olumlu adımlarını mutlaka tespit edin ve bunları aşırıya kaçmamak kaydıyla kendisine belirtin. Selektif mutizme varan bir utangaçlık ve çekingenlik fark ettiğinizde bir uzmandan yardım isteyin.