Polivagal (yani polus‘, ‘birden çok’ + ‘vagal‘, ‘Vagus siniri’) teori 1994 yılında Chicago’daki Illinois Üniversitesi’nin yöneticisi olan Dr. Stephen Porges tarafından ileri sürülmüş bir teoridir. Sinir sistemimizin üç farklı bölümünü ve stresli durumlara tepkilerini açıklar. Bu üç kısmı anladığımızda, yüksek miktarda strese neden ve nasıl tepki verdiğimizi anlayabiliriz.
POLYVAGAL TEORİ NEDEN ÖNEMLİDİR?
Polyvagal teoriyi anlamak şu konularda yardımcı olabilir:
- Travmayı ve Travma Sonrası Stres Bozukluğunu
- İlişkilerde saldırı ve geri çekilme modlarını
- Aşırı stresin kaçmaya ya da kapanmaya nasıl yol açtığını
- Beden dilinin nasıl okunacağını anlamamıza yardımcı olabilir
Bizler duygularımızı karmaşık ve kategorize ederek deneyimlemeyi severiz.
Gerçek şu ki duygularımız bir uyarana (iç ve dış) verilen tepkilerdir. Genellikle farkındalığımızın dışında meydana gelirler. Özellikle içsel uyaranlarımızla bağımız koptuysa ya da içsel uyaranlarımızla uyumsuzsak farkındalığımızın dışında kalabilirler.
Teoriye göre gelişmiş işlevler yetersiz kaldığında en ilkel işlevlerimiz devreye girer.
Tehdit ve tehlike hissettiğimiz zamanlarda göstermiş olduğumuz 3 aksiyon vardır. Kimi görüşlerce bu sayı daha da artabiliyor. Genel hatlarıyla bu aksiyonlar;
- Tehdit karşısında donakalmak
- Tehditle savaşmak ya da tehditten kaçmak
- Tehdit yaratan varlık ya da duruma yaltaklanmak
Şeklinde ifade edilebilir.
POLYVAGAL TEORİYE GÖRE
Tehdit Karşısında Donakalmak
Parasempatik sinir sistemi en ilkel canlılardan en gelişkin canlılara kadar tüm organizmalarda mevcuttur. Bir tehdit algılandığı zaman bedenimizde var olan parasempatik sinir sistemimizin aktive olmasından kaynaklı vücudun organlarına yüksek miktarda kan dolar ve teslimiyet haline geçilir.
Tehditle Savaşmak ya da Tehditten Kaçmak
OrganizmaTehditle karşılaştığında tehdittin büyüklüğüne göre sempatik sinir sistemin de yardımıyla bir karar verir. Eğer tehdit organizmanın savaşabileceği boyutlardaysa organizma var olan tehditle savaşmayı seçer. Eğer tehdit organizmanın savaşabileceğinden çok daha büyükse organizma yine sempatik sinir sistemi aracılığıyla kaçma eylemi gerçekleştirir. Çünkü organizmanın tek bir hedefi vardır.
‘Hayatta kalmak!’
Tehdit Yaratan Duruma ya da Olaya Yaltaklanma
Bu mekanizma diğer mekanizmalardan farklı olarak daha üst bilişlerin kullanıldığı bir yöntemdir. Organizma savaşamayacağı, kaçamayacağı ve donakalmayacağı bir durumun içerisindeyse tehditle iyi geçinme seçeneğine başvurabilir. Örneklendirecek olursak;
Dar bir sokakta köpeğin size havladığını ve sizin de onu konuşarak sakinleştirmeye çalıştırdığınızı hayal edin. Bu senaryo birçoğumuza tanıdık gelmiştir. 😊
Peki sempatik sinir sistemimiz çok aktifse
- Kronik öfke
- Gergin
- Konsantrasyon kaybı ve odaklanamama
- Kaygılı ya da korku dolu
- Panik atak
- Uyku bozuklukları
- Bellek bozuklukları
- Boyun, omuz ve sırt bölgelerinde ağrı ihtimali artar.
Parasempatik sinir sistemimiz çok aktifse
- Depresyon
- Enerjisizlik, yorgunluk
- Fibromiyalji
- Düşük kan basıncı
- Kilo alımı
- Mide sorunları
- Umutsuzluk ve boşluk hissi ihtimali artar.
Psikoterapi ile beyninizi, beyninizin değişimiyle de beden sisteminizi geliştirebilirsiniz.
Psikolog
Hasan GÜNEŞ