EVLATLIK ALINMA
Evlat edinme çocukta birtakım izler bırakmaktadır. Bu durum çocuklar için özeldir. Ancak çocuğun bu durumu kabullenmesi de bir süreçtir. Yaş büyüdükçe zorluklar daha da artar. Evlat edinildiğini öğrenen çocukta bazı davranış değişiklileri gözlenebilir. Bu davranış değişikliklerinden bazıları:
- Alt ıslatma,
- Sinirlilik,
- Uyku ve yeme rutininde değişiklikler,
- Okul başarısında düşme,
- Yalan söyleme,
- Arkadaş ilişkileri kurmada zorlanma,
- Terk edilme endişesi,
- Davranış bozuklukları,
- Tırnak yeme gibi davranışlar gözlenebilir.
Evlat edinen ailenin kafasında çocuğa ne zaman ve nasıl söylenmesi gerektiğine dair soruları olabilir. Aile, çocuğa gerçeği söylemelidir. Çocuğun önemli anlarına denk getirilmeden (okula başlaması, doğum günü vs.) çocuk ve aile hazır hissettiğinde anlatılmalıdır. Bu durum mümkünse okul öncesi dönemde olmalıdır. Anne ve babanın beraber söylemesi de çok önemlidir. Sade bir dil kullanılmalıdır ve aşırı duygusallık katılmamalıdır. “Biz bir çocuğumuz olmasını çok istiyorduk. Kuruma geldiğimizde …bana gülen sen oldun, …bana gelen sen oldun, …benim kucağıma geldin. Sen beni seçtin bende seni seçtim. Biz birbirimizi sevdik.” şeklinde açıklanabilir. Bu gibi durumlarda gerekirse aile bir uzmandan destek alabilir.
Evlat edinilmiş çocuk, okul çağına geldiğinde öğretmeni, okulun rehber öğretmeni ve idarecisi durumu bilebilir. Çocuk bunu bilmeli ve bu durumun utanılması gerekecek bir durum olduğunu düşünmemelidir.
Evlat edinilen çocuğa aşırı bir muamele yapılması da sakıncalıdır. Onu korumak amacıyla yapılan bazı davranışlar çocuğun sosyal ortamdan uzaklaşmasına ya da bazı davranış problemlerine neden olabilir. Aşırı koruyucu davranılmamalıdır.
Çocuk biyolojik anne ve babası ile ilgili sorular sorduğunda da biyolojik anne ve baba suçlanmamalıdır. Çocuğun yaş dönemine uygun olarak merakları giderilmelidir. Bir de evlat edinilen çocuğun kardeşi olabilir. İki çocuk arasında ayrım yapılmamalı ve her iki çocuğa da eşit şekilde davranılmalıdır.
Evlat edinilen çocuk, sevgi ve ilgi gördüğünde çevreye uyum konusunda yaşanan sorunlar zaman içinde çözümlenmektedir.
YUVAYA BIRAKILMA
Çocuğun yuvaya bırakılması, çocuğun öz ailesi tarafından bakılamadığı durumlarda geçici veya sürekli olarak çocuğun bakımının sağlanmasıdır. Eski zamanlarda çocukların bakımının ve yetiştirilmesinin sadece anne-babanın görev ve sorumluluğu olduğu inancı hakimdi. Ancak günümüzde çocuğun korunmasında sadece ailenin değil, toplumunda sorumluluğu olduğu bilinci gelişmiştir. Zaman içerisinde zayıflayan, küçülen veya parçalanan ailelerin tek başına çocuğu koruyamadığı anlaşılmıştır.
Toplumumuzda ise çocuğu korumak için yetiştirme yurtları ve çocuk yuvaları bulunmaktadır. Yetiştirme yurtları; 13-18 yaş arasındaki korunmaya muhtaç çocukları korumak ve bir iş veya meslek sahibi olabilmelerini sağlamakla görevli sosyal hizmet kuruluşlarıdır. Çocuk yuvaları ise; 0-12 yaş arasında korunmaya muhtaç çocukların korunması, psikososyal gelişimlerini desteklemek ve sağlıklı bir kişilik gelişimi oluşmasını sağlamakla görevli sosyal hizmet kuruluşlarıdır.
Korunmaya muhtaç çocuk tanımı ise; çocuğun bedensel, ruhsal ve ahlak gelişiminin tehlikede olup; her iki ebeveyninin olmaması, annesi veya babasının olmaması ya da her iki ebeveyninin de olması ancak ya her ikisi tarafından terk edilen ya da ihmal edilen; dilencilik, alkol veya uyuşturucu maddeleri kullanma gibi sosyal tehlikelere karşı savunmasız bırakılan çocuk olarak tanımlanmaktadır.
Uzman Psikolog
Serra Nimet ESENCAN