ALT ISLATMA
Çocuklar mesane kaslarının gelişmeye başlamasıyla 2-4 yaş arasında küçük tuvaletlerini tutmayı başarırlar. Alt ıslatma sorunu erkek çocuklarında kız çocuklarına oranla daha sık görülür. Alt ıslatma problemi fizyolojik ya da psikolojik sebeplerden kaynaklanabilmektedir.
Fizyolojik nedenlere baktığımızda mesane kaslarının yeterince gelişmemesi, uykunun derin olması, idrar yolu enfeksiyonları, kronik kabızlık, şeker ve böbrek hastalıklarına bağlı olarak alt ıslatma problemleri gözlenebilmektedir.
Alt ıslatma problemi yaşayan çocuklar öncelikle fizyolojik muayeneden geçmelidir. Eğer fizyolojik bir problem saptanmazsa sorunun duygusal bir problemden kaynaklanıyor olabileceği düşünülebilir.
Duygusal nedenlere baktığımızda ise alt ıslatma davranışının altında stres ve kaygı yaratan durumlar olduğunu gözlemleriz. Ebeveynlerin tartışmalarına tanık olma, öfke sorunları, kardeş kıskançlığı, çocuğun hayatındaki ani değişimler, ebeveynlerin çocuğa yeterince ilgi ve sevgi göstermemesi, travma, katı tuvalet eğitimine maruz kalma, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi durumlar çocuklarda alt ıslatma problemlerine neden olabilmektedir.
Uzman Klinik Psikolog
Deniz KURT
ALTA KAKA KAÇIRMA
Alta kaka kaçırma problemi genel olarak tuvalet eğitimini tamamlamış, 4 yaşından büyük çocuklarda gözlenen bir davranım bozukluğudur. Alta kaka kaçırma problemi fizyolojik ya da psikolojik sebeplerden kaynaklanabilmektedir.
Fizyolojik nedenlere baktığımızda kabızlık, erken verilen tuvalet eğitimi, kalın bağırsağın yapısıyla ilgili sorunlar ve mide enfeksiyonları sıralanabilir.
Alta kaka kaçırma problemi yaşayan çocuklar öncelikle fizyolojik muayeneden geçmelidir. Eğer fizyolojik bir problem saptanmazsa sorunun duygusal bir problemden kaynaklanıyor olabileceği düşünülebilir.
Psikolojik nedenlere baktığımızda ise tuvalet eğitiminin aşırı katı yada hoşgörülü bir şekilde verilmesi ve bu konuda tutarsız davranılması, travma, aile içerisinde yaşanan iletişim sorunları, ebeveynler ve çocuk arasındaki çatışmalar, depresyon, korku ve kaygı gibi durumlar çocuklarda alta kaka kaçırma problemlerine neden olabilmektedir.
Uzman Klinik Psikolog
Deniz KURT
KARŞIT GELME-KARŞIT OLMA BOZUKLUĞU
Çocukların bazı gelişim dönemlerinde ebeveynlerine karşı geldikleri ve onların sözlerini dinlemedikleri gözlenebilmektedir. Bu ve benzeri durumlarda çocuğun ailesine ve çevresine karşı verdiği tepkilerin mizah mı yoksa bir davranım bozukluğu mu olduğunu ayırt edebilmek oldukça güçtür.
Karşıt gelme olarak tanımlanan bozukluğun daha çok okul öncesi dönemlerde ortaya çıktığı bilinmektedir. Farklı yaş dönemlerinde de ortaya çıkabilen bu bozukluğun ergenlik öncesi dönemde başlamış olması tanılama açısından oldukça önemlidir. Karşıt gelme bozukluğuna bağlı olarak gelişen davranışlar çocuğun akademik performansını, ailesi ve sosyal çevresiyle olan ilişkilerini olumsuz yönde etkileyecektir.
Karşıt gelme bozukluğu genel olarak normal sayılamayacak nitelikte itaatsiz olma, tartışmacı tavır benimseme ve aileye karşı koyma şeklinde görülmektedir. Pek çok çocuk ve ergenin bu ve benzeri karşı koyma davranışlarını sergilemesi belirli bir ölçüye kadar normal kabul edilmektedir. Ancak karşıt gelme bozukluğu olan çocuklarda bu tarz davranışların daha uzun süre devam ettiği ve ciddi sorunlara neden olduğu bilinmektedir.
Karşıt gelme bozukluğu olan çocuklar başkalarına kasıtlı olarak rahatsızlık vermekte, kendi hatalarından başkalarını sorumlu tutmakta, nefret dolu davranışlar sergilemekte, kin beslemekte ve devamlı olarak başkalarının sınırlarını zorlamaktadırlar. Bu çocukların öfkelerini kontrol etmekte zorlandıkları gözlenmiştir. Karşıt gelme bozukluğu olan çocuklar yakınlarına karşı hoşgörüsüz ve sabırsız davranabilmektedirler. Dik başlı, dirençli, uyumsuz, isteksiz ve uzlaşılamayan bir tutum içerisindedirler. Özellikle ebeveynin her uyarısına söylemine karşı HAYIR demeleri söz konusudur.
UYKU PROBLEMLERİ
Uyku çocuğun gelişimi ve sağlığı için oldukça önemlidir. Hayati bir ihtiyaç olan uyku çocuğun daha uyumlu davranmasına ve işlevselliğinin artmasına yardımcıdır. Bu sebeple erken yaşta edinilen uyku alışkanlığı çocuğun sağlıklı gelişim göstermesi açısından ciddi önem taşımaktadır. Erken dönemde edinilen uyku alışkanlığı aynı zamanda çocuğun ilerleyen yaşlarda yaşayabileceği uyku sorunlarıyla daha kolay baş etmesine yardımcı olacaktır.
Yine bu dönemde uyurgezerlik, gece korkuları ve ebeveynlerle uyumayı isteme (yalnız uyuyamama) gibi sorunlarla da sıkça karşılaşılmaktadır. Uyurgezerlik genelde uykuya daldıktan 1-2 saat sonra ortaya çıkan ve birkaç saniye ile 30 dakika arasında değişen bir durumdur. Yaygın olarak 3-7 yaşlarında görülüp, 15 yaşına kadar ortadan kaybolmaktadır. Kız çocuklarına oranla, erkek çocuklarda daha sık rastlanılır. Ateşli hastalık ya da psikolojik travma gibi etkenler uyurgezerliğin şiddetini artırabilir ya da ortaya çıkmasını tetikleyebilir. Bazen de rutin uyku düzeninin bozulması, aşırı uykusuzluk ve nadiren bazı ilaçların kullanımı da buna neden olabilmektedir. Uyurgezer bir çocuk yataktan kalkıp odada ya da evin çevresinde dolaşabilir. Küçük yaştaki uyurgezer çocuklar daha çok ebeveynlerinin yatağına ya da bir ışık kaynağına gitme eğilimindedir.
Gece korkuları çocuğun gece, uyanmış gibi göründüğü durumlarda, alışılmışın dışında davranışlar sergilemesi durumudur. Genellikle 3-5 yaşlarındaki erkek çocuklarda görülür. Gece korkularının türleri olmamakla birlikte, onları kâbuslardan ayırt etmek çok önemlidir. Kâbuslar uykunun hafif dönemlerinde ortaya çıkarken, gece korkuları daha derin uykuda ortaya çıkar. Kâbusta kişinin bilinci yerindedir, hatırlayabilir, gece korkuları hatırlanmaz.
Çocukların kendi yataklarında yalnız başına uyumak istememelerinin çok çeşitli sebepleri olabilir. Zaman zaman çocuklar yukarıda da ifade edildiği gibi korkuları sebebiyle yalnız uyumak istemezler ve ebeveynlerinin yanında, güvende olacakları bir ortamda uykuya dalmak isterler. Kimi zaman ise birlikte uyumak ebeveynle olan bağlılığın ve onlardan kopamamanın bir ifadesi olarak karşımıza çıkar.
Uzman Klinik Psikolog
Deniz KURT
ÇOCUKLARDA YEME BOZUKLUKLARI
Çocuklar ayrı bir birey olduklarını yemek yeme eylemi üzerinden ispatlamaya çalışabilirler. Bu noktada ebeveynlerin sakin kalması, çocuğu yemek yemesi için zorlamamaları ve çocukla çatışmaya girmemeleri oldukça önemlidir. Ebeveynin bu konuda ısrarcı olması ve çocuğa baskı yapması çocuğun yemek yemeği tamamen reddetmesine ya da yeni olumsuz davranışlar geliştirmesine sebebiyet verebilir.
Çocukluk Çağı Obezitesi
Çocuğun günlük alması gereken kaloriden daha fazla kalori almasına bağlı olarak gelişen bir yeme bozukluğu türüdür. Ekran bağımlılığının artması, akademik hayatta başarılı olma endişesinin spor faaliyetlerinin önüne geçmesi ve duygusal problemler çocuklardaki obezite oranlarını arttırmaktadır.
Pika
Çocuğun kum, kil, toprak, plastik, ip, kireç, saç, cam ve bez gibi yenilebilir olmayan maddeleri en az bir ay boyunca ısrarla yemesi durumudur. Demir ve çinko eksiliğine bağlı olarak gözlenebileceği gibi ruhsal (çocukluk şizofrenisi), zihinsel (Zekâ Geriliği) ya da nörogelişimsel bir bozukluğa (otizm) bağlı olarak da gelişebilir. 2 yaşından önce tanı konulması uygun değildir.
Ruminasyon
Midede ki besinlerin kasıtlı olarak ağza getirilmesi ve yeniden çiğnenmesi ya da tükürülmesi durumudur. Tanı konulabilmesi için bu durumun en az bir ay boyunca gözlenmesi gerekir. Erkek çocuklarında daha sık görülür. Anne ile güvenli bir ilişkinin kurulamaması, bebeğe tutarsız bakım verilmesi, ihmal, istismar ve zekâ geriliği ruminasyonun olası nedenleri arasındadır.
Uzman Klinik Psikolog
Deniz KURT