Doğum izni bittikten sonra işe başladığınız ilk günü hatırlayın. Sabah evden ayrılırken bebeğinizle vedalaşmanız nasıldı? Belki de cesaret edemediniz, o uyurken çıkıverdiniz. İlk gün kendinizi işe verebildiniz mi bilmiyorum ama gözlerinizin ara ara dolduğu, telefona sık sık göz attığınız muhakkak. Peki ya eve dönüşünüz ve bebeğinizle kavuşmanız, bayram gibiydi değil mi? Kolay değil aynı gün içinde bu kadar duygu yaşamak. Bir yanda çocuğunun her anında yanında olma isteği, bir yanda sahip olduğunuz işi en güzel şekilde yapma sorumluluğu bir yanda da çocuğu evde bırakmış olmanın suçluluğu. İlk zamanlar gerçekten zordur ama annelik kimliği öyle güçlüdür ki tüm bunlarla baş edebilir.
ÇALIŞAN ANNENİN YAŞADIĞI TEMEL KAYGILAR
Çalışan annenin ilk kaygısı çocuğu kime bırakacağıdır. Eğer sağlığı yerindeyse ve zamanı uygunsa ilk akla gelen anneannedir ya da babaannedir. Çocuklarını annelerine emanet eden ebeveynler kendilerini şanslı bulur. Çocuklarına bakacak en iyi kişinin anneleri olduğunu düşündüklerinden gün boyunca kafaları rahat olur.
Çocuğuyla yeterince vakit geçiremediğini düşünen annelerin ortak kaderidir suçluluk duygusu. Yaşamın ilerleyen yıllarında çocuğun gelişiminde kötü bir şey olabileceği düşüncesi kolay kolay akıldan gitmez. İş sonrası eve dönüşlerde çocuğun ağlayarak ya da huysuzlanarak karşılaması annenin suçluluk duygusunu daha da artırır. Çocuğunun kendisinden uzaklaşabileceği kaygısı anne için çok zordur. Çocuk biraz büyüyüp kreşe başladığında neyse ki annelerin bu kaygılarında gözle görülen bir azalma olmaktadır.
Zamanın büyük bir kısmını işte geçiren anne eve döndüğünde önce çocukla ilgilenmek istese de zaman ayırması gereken bir eşi ve yapması gereken ev işleri de vardır. Sorumlulukların artması bazen işlere yetemediği ve yetersiz olduğu kaygısını hissettirebilir.
Çalışan annelerin önemli bir kaygısı da çevreden gelen eleştirilerdir. Özellikle çalışmayan anneler ve çok yakın aile üyelerinin “annenin evde kalıp çocuğa bakması gerekir” bağlamında sözleri çalışan anneleri çok üzer. Tüm yoğunluk içinde bir de bu düşünceyle baş etmek durumunda kalır.
Bir diğer konu ise “bağlanma”dır. Bağlanma kuramının kurucusu Bowlby çocukların annelerine üç şekilde bağlandıklarını söyler; güvenli bağlanma, kaygılı bağlanma ve kaçıngan bağlanma. Bağlanma kuramcılarının bir kısmı ilk 24 ayın kritik dönem olduğunu ve annenin evde olmasının güvenli bağlanmayı artıracağını öne sürmektedir. Diğer bir kısmı ise annenin çalışmasından çok kurduğu ilişkinin kalitesinin önemli olduğunu vurgulamaktadır. Bazı uzmanların bağlanma konusundaki katı tutumları anneleri kaygıya sevk etse de çalışan annelerin çocuklarının gelişimleri ile çalışmayan annelerin çocuklarının gelişimleri İncelendiğinde bir fark bulunmaması onlar için güzel bir haber. Bir diğer güzel haber de çocuğun bakıcı ile kurduğu güvenli bağın anne yokluğunu tolere etmesidir. Sonuç olarak çocuğunuza ister anneniz isterse de bakıcınız baksın aralarında güvenli bağ oluşmuşsa kaygılanmanıza gerek yoktur.
Peki, çalışan bir anne olmanın olumlu yönleri yok mu? Tabii ki var. Kanada McGill Üniversitesinde yapılan bir araştırma çalışan annelerin benlik saygılarının daha yüksek olduğunu bulmuştur. Bir işte çalışıyor olmanın ve maddi kazancın yanında işi sevmenin de benlik saygısını ve tatmin düzeyini artırdığı görülmektedir.
Çocuklarıyla sınırlı zamanı olan çalışan annelerin bu zamanı oldukça verimli geçirmeye çalışmaları, bunun için etkinlikler hazırlamaları olumlu bir etken olarak göze çarpmaktadır.
Çalışan annelerin bir diğer olumlu yönü ise zamanı planlama konusunda kendilerini çok iyi geliştirmiş olmalarıdır. Sorumlulukların fazla olması zamanın sınırlı olması onları planlanma konusunda bir uzman olmaya sevk etmiştir.
Çalışan anneye yardımcı olacak öneriler
- Eşinin desteğini yeterince aldığını düşünen bir anne çok daha huzurludur ve çocuklarına daha verimli olur. Eş desteği görmeyen anne ise daha tahammülsüz ve daha öfkelidir. İşe başlarken atılacak ilk adımlardan biri de babayı daha çok devreye sokmak olmalıdır.
- Zorlandığınız zamanlarda çocuğa bakma, ev temizliği ya da yemekler konusunda destek almaktan çekinmeyin. Her şeye yetişmeye çalışmak tükenmeye dolayısıyla iş hayatınızda ve evde verimsizliğe yol açabilir.
- Çocukla geçirdiğiniz zamanlarda onun her dediğini yapıyorsanız, işten gelirken onu hediyelere boğuyorsanız bir uzmana danışma vaktiniz gelmiş demektir. Birçok anne suçluluk hissini bu şekilde telafi etmeye çalışır ki bu durum çocuk gelişimi açısından son derece olumsuzdur. Sağlıklı sınırlar çocuk gelişiminde kilit rol oynarlar.
- Bu kadar koşturmanın içinde olan bazı annelere garip gelebilir ama kendinize zaman ayırmanız çok önemlidir. Tükenmişlik sendromunun en önemli nedenlerinden bir de kişinin kendine zaman ayırmamasıdır. Çok sevdiğiniz, kendinizi çok iyi hissettiğiniz etkinliklere ya da hobilerinize zaman ayırmanız size enerji verir. İş ve ev hayatınızda verimiz artar.
- Önceliklerinizi mutlaka belirleyin ve ona göre bir program yapmaya çalışın. Eve geldiğinizde sürekli sizi kovalayıp ilginizi çekmeye çalışması hem çocuğu hem de sizi gerebilir. Birlikte geçireceğiniz zamanı çocuğunuzla konuşarak planlayın. Çocuklar bu düzeni sever yeter ki planınıza sadık kalın.
- İşe girdiniz ve iş kimliğiniz oldu, evlendiniz eş kimliğiniz oldu şimdi bir de anne kimliğiniz var. Sorumluklarınızın artması sizi yoracaktır ama bu kimlikler de sizin güçlü yönlerinizdir. Tüm kimlikleriniz sizin için değerlidir önemli olan aralarındaki dengeyi kurmaya çalışmak ve korumaktır.
- Tüm bunları yaparken sizin en büyük destekçiniz şüphesiz ki içinizdeki annelik güdüsüdür. Bu sizin genetik olarak sahip olduğunuz iç sesinizdir. Zorlandığınızda ona başvurmaktan çekinmeyin.